Diyorlar ki,
Adam gibi gazetecilik yapıyorsun da ne oluyor...
Siz yazıyorsunuz diye; hırsızlık, rüşvet, dalkavukluk azalıyor mu?
Siyasi rant, yağcılık, yalakalık bitiyor mu?
Yazdın diye insanlar kendine çeki-düzen veriyor mu?
Yazdın da ne oluyor ki... Dümen suyuna gitsene...
Diyorlar da diyorlar...
Kim ne derse desin, vız gelir...
Hiç kimseye hasım ve hısım değilim.
Yağcılık hiç tarzım değil.
Başkaları dümen suyuna gidiyormuş...
Bana ne! Herkes işini yapıyor...
Ben de işimi yapıyorum.
En önemlisi de nedir biliyor musunuz?
Bir insanın yaşadığı nabzının atmasından değil, onurlu duruşundan anlaşılır.
Ha, buradan hiç kimse üstüne vazife çıkarmasın...
Onurlu yaşamak ya da öylesine yaşamak bir tercihtir.
Ben onurlu yaşamayı, inandıklarımı söylemeyi ve yazmayı seviyorum.
Yazdıklarımdan dolayı hiç pişmanlık duymam.
İnandıklarımı ve belgelediklerimi yazarım, korkmam?
Bir kere yazar, bin kere savunurum, yazdıklarımı.
Kısacası, yazdıklarımın arkasında dururum, eğilmem.
Doğruyu söylemeye ve yazmaya özen gösteririm, hiç kimseden çekinmem?
Mevlam ömür verdiği sürece ben buradayım?
Belgesine ve bilgisine inandığım gerçekleri yazmaya devam edeceğim.
Ben vazgeçmeyeceğim? En iyisi siz iftira atmaktan vazgeçin?
Diyorsanız ki, ben yalan yazıyorum, adliye orada. Hodri meydan?
Ha... Unutmadan!
Bir de ´Ossuruktan teyyare´ler var.
Onlar, gerçeklerin su yüzüne çıkmasını istemezler, iftira atarlar.
´O haberi kaça yazdın?´ diye sorarlar, çamur atarlar.
İyi de ispatlasana!
O zaman da ´Rüşvetin belgesi mi olur´ diyorlar.
Belgesi yoksa niye ötüyon... Şerefsizlik yapıyon... Niye saklanıyorsun, çıksana ortaya!
Ayrıca;
´Finansörlerin güçlü, önce parayı alıyon, sonra haberi yapıyon´ diyenler de var...
Onlar kendini iyi biliyor... Ben onların IP numarasını vermeyeceğim...
Onlara anladığı dilden konuşacağım...
Karınız mı, kızınız mı? Hangisi yanımdaydı?
Cevabınızı bekliyom... Ossuruktan teyyare...
Acıttım mı cicim? Başka ne diyeyim ki...
Bir kez daha tekrarlıyorum ki, 28 yıllık gazetecilik yaşantımda hiçbir yazımdan dolayı tekzip yemedim. Bundan sonra da aynı çizgimi sürdürmeye kararlı ve inançlıyım.
Gazetecilik hayatım boyunca, karşımdakinin kimliğine bakmaksızın sert ve ağır yazılar yazdım, sustular. Konuşacak, cevap verecek güçleri yoktu.
?Döverim, söverim, ayaklarına sıkarım?´ imasında bulunanlara diyorum ki, başkalarını bilmem, bana gücünüz yetmez... Sıkıysa deneyin.
İmalar gerçekleşirse ve sağ kalırsam, mezar taşınızın siparişini siz verin, dostlarınızla helalleşin? Canımı yakmak isteyenin canını yakarım. Hepsi bu kadar?
Son söz olarak diyorum ki;
Markanız olabilir... Ancak, ETİKETİNİ BEN BASARIM...
Bastım, yine basacağım... Göreceksiniz...
