´DALKAVUKLUK YAPMAM´

Araştırmacı kimliği ve sağlam duruşuyla basın camiasında farkını ortaya koyan gazeteci HARUN SAYGILI bugüne kadar ön plana çıkmayan açıklamalarıyla gündeme bomba gibi düştü. 30 yıllık aktif gazetecilik yaşamında söylemleri ve yazdıklarıyla farklı ve saygın kimliği ile dikkat çeken gazeteci Harun SAYGILI ile gazetecilik üzerine söyleşi yaptık. İşte o söyleşi?

Söyleşimize başlamadan önce kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

´-1967 Giresun doğumluyum? Hayatında gazetecilik dışında başka meslek deneyimi olmayan biriyim? Evli ve 2 çocuk babasıyım.´

Gazetecilik maceranız nasıl başladı?

´-1985 yılı sonbaharında gazeteciliğe spor muhabirliği yaparak ilk adımımı attım. Yeni Giresun Gazetesi´nde başlayan gazetecilik yaşantımda üstatlarımdan ve rahmetli Yusuf Zeki Akdağ´dan çok iyi bir eğitim aldım. Bilgisi, donanımı ve dik duruşuyla bir simge olan Akdağ´ın deneyimleriyle çıktığım bu yolda bugünlere ulaştım. Giresun´da Gündüz ve Çotanak Gazeteleri´nde çalıştıktan sonra 1990´lı yılların başında İstanbul maceram başladı. 2002 yılına kadar İstanbul´da Giresun´un adını yerel gazetecilik yaparak temsil ettim. İstanbul´da 2000 yılında eşimin adına çıkardığımız yerel gazetenin ardından 23 Ocak 2004 tarihinde Giresun Haberci Gazetesi´ni kendi adıma çıkarttım.

Muhabir, Genel Yayın Koordinatörü ve Genel Yayın Yönetmenliği yaptığım dönemlerin ardından Giresun Haberci Gazetesi´nin İmtiyaz Sahibi olarak 30 yıllık aktif gazetecilik deneyimine sahibim.´

Hayalinizdeki işi mi yapıyorsunuz?

´-Kesinlikle hayalini kurduğun 3 meslekten biri olan gazeteci olduğum için mutluyum. Gazeteci ve edebiyat öğretmenliği dışında kuaför olmakta hayallerim arasındaydı?´

Bugüne dek sizinle ilgili saklı kalan bir yanınız var mı?

´-Gizli kalan yanım çok gizli ve derinde değil? Gazeteci olarak tanınıyor, mesleğimin gerektirdiği gibi yaşamaya özen gösteriyorum? Sözümü esirgemem, dalkavukluk yapmam? Şeffaf biriyim.´

Yerel basında çalışmanın ne gibi zorlukları var? Kısaca anlattır mısınız?

´-Yerel basında çalışmak hem kolay, hem zor? Şehri tanımak, şehrin sorunlarından haberdar olmak çalışmadaki başarının anahtarı gibidir? Yaşadığınız şehri tanımıyorsanız yerel yayıncı olarak başarılı olamazsınız?

Zor yönleri de var yerel yayıncılığın? Siyaset yandaşlığı yapmayacaksınız, insanların özet hayatlarıyla ilgili kırmızı çizgileriniz olacak?

Haberi yaparken ticari kaygıları taşımayacaksınız? Ben bunu yazarsam o bana reklam vermez, abone olmaz kaygısı taşırsanız yanılırsınız? Korkarsanız, korkuturlar?  Korku batırır insanı, yok eder? Kor-kaklar hedefe ulaşamazlar ve asla tarih yazamazlar.

Haber kaynağınızı asla deşifre etmeyeceksiniz? Küçük şehirlerde dedikodu çok çabuk yayılır, yaşantınıza da dikkat edeceksiniz? Dost sohbetlerini haber yapmayacaksınız? Kısacası yerel gazetecilik yaparken kırmızı çizgilerinizi kesinlikle siz belirleyeceksiniz. Söyleyecek çok söz var, ben özetlemek istedim.´

Sizin farklı yönleriniz nedir?

´-Kes, kopyala, yapıştırcı değilim. Haberin kaynağına inmek, araştırmak, bilgiyi teyit etmek benim hassas olduğum noktalar? Farkındalık ruhumda var? Kısacası  araştırmayı ve istatistik yapmayı seviyorum...´

Bir şehir için yerel basının gücü nedir? Basın gücünü kullanıyor mu?

´-İnternet çağıyla birlikte yerel basın ileti anlamında güç kazanırken, habercilik anlamında prestij kaybetti. Şehrin gazeteleri ortak menfaatlerde birleşip bir konuyu gündeme taşısalar o sorun çözülür? Yanlış yapan bir idareciyi yazsalar o idareci koltuğunda rahat oturamaz?

Şehrin menfaatleri konusunda birleşmesi gereken gazeteciler ne yazık ki ayrıştıkları için güç değil güçsüzlük prim yapıyor? Neden ayrıştıkları sorusuna gelince? Ahbap çavuş ilişkileri bu düzeni olumsuz etkiliyor?  Fazla konuşmaya gerek yok? Her şey ortada?´

Basın özgürlüğü konusunda neler söylemek istersiniz?

´-Basın özgürlüğü her siyasetçinin savunduğu ve kendisiyle ilgili haberlyer gündeme geldiğinde ödün verdiği bir olay olarak karşımıza çıkıyor? Siyasetçilerin basın özgürlüğüne tahammülü yok? Yanlışa prim verilen bir ülkede, ?benim hırsızım iyidir´ deniyorsa neyin kavgasını vereceksiniz? Olay bu kadar net?

Basın özgürlüğünü hakaret olarak algılayan ve bu yönde tavır alanlara, belgesiz bilgisiz yazanlara tepkiliyim? Ne yazık ki basın özgürlüğünde yerel ve genel anlamda hem siyasetçiler hem de savunucuları sınıfta kalmıştır?

Bence gazeteciler yazdıkları kadarıyla özgürdür. Bu konuda fazla söze gerek yok?´

Yaşadığınız şehirde yerel gazeteci olmak ve o şehrin siyasetçileriyle dost kalabilmek mümkün mü?

´-Zor bir soru? Çalışmadığım yerden geldi? Keşke önceden bu soruyu soracağınızı söyleseydiniz (!).

Şaka bir yana, bu soru çok önemli. Şehrin siyasetçileri de yerel gazetecileri de ortak noktada buluşuyorsa sorun yok? Dedikoduyu, ispatlayamayacağınız iddiayı haber diye yaparsanız siyasetçilerle dost kalmanız, iyi ilişkiler içinde bulunmanız mümkün olmaz?  Yolsuzluğu haber yaparsanız siyasetçiler kızsa da öfkesi saman alevi gibidir? Siyasetçinin mahremine dokunursanız öfkesi dinmez?

Siyasetçi doğru yazılana değil yanlış yazılana kızar düşüncesindeyim?

Yanlış yapanı, sözünü unutanı, görevini aksatanı yazmak, gündeme taşımak gazetecinin görevidir. Gazeteciler kamu adına soru soran, gönüllü kamu elçileridir. Soru sormak da zannedildiği kadar kolay bir hüner değildir. Gazeteci soru sormalı, sorduğu sorunun altını da doldurabilmeli...

Kısacası, iş başka dostluk başka? İkisini de ayrı taşımak gerekiyor. Bunu başarmak önemli.  Başaranlar önce insan, sonra gazeteci olma yolunda iz bırakırlar?´

Sizin sevdiğiniz ya da sevmediğiniz siyasetçiler var mı?

?-Sevdiğim siyasetçiler tabi ki var? Kim olduklarını onlar biliyor? İnsan olarak sevdiğimiz birini icraatlarıyla eleştirebiliriz. Siyasi kimliğine bakarak dost seçimi yapmam? Benim için AKP düşmanı diyenler var? Asla AKP´nin düşmanı değilim? Hiçbir siyasetçi ile hısımlığım olmadığım gibi hasımı da değilim? Ancak, Ak Parti camiasında insan olarak değerli dostlarım var? Hata yaptıklarında onları da eleştirmekten kaçınmam? Ak Parti iktidar olduğu için eleştiri yapmamız da normal? Bazen sert tepkiler alsak da iktidarlar eleştiriye açık olmalıdır...´

Başarısız bulduğunuz siyasetçiler var mı?

´-Ben Ak Parti Giresun Milletvekili Nurettin Canikli´yi başarısız bulan, bunu yüksek sesle dillendiren biriyim? Sayın Canikli, Bakan olarak görev yapmasına karşılık Giresun´un vites yükseltmesinde yeterince etkili olamadı. Şehri tanımadığı için ezildi, güven bunalımı yaşadı. Yanlış yönlendirilmiş de olabilir? Güç olarak görülen Canikli kimin işine geldiyse alkışlandı, dışarıda neler konuşulduğundan haberi yok?

Kişisel menfaatlerin Giresun´un ufkunu daralttığını görmek beni üzüyor? Canikli Bakan olduğu dönemde Giresun Belediyesi´ni ziyaret ettiğinde verdiği sözü unuttu? Giresun Belediyesi´nin CHP´li olması suç mu? Nerde milli irade?

Giresun Belediyesi sayın Kerim Aksu´nun şahsi şirketi değildir? İktidar temsilcileri de Giresun Belediyesi´ne destek olmayarak aslında savundukları milli iradeyi cezalandırıyor? Böyle olmamalıydı, yazık? Bunu söylediğim için ?bak avukatlığa soyundu´ diyecekler... İsteyen istediği gibi konuşsun... Ben Giresun´da haksızlığa uğrayan herkesin avukatıyım...Bunun böyle bilinmesini isterim?

2007 seçimlerinin ardından Canikli´nin söz verdiği ve ´Bu dönemde Giresun´a 5.000 kişilik Kapalı Spor Salonu yapılacak´ vaadi fos çıktı.

Giresun´a Kapalı Spor Salonu yapılmasını sadece ben istiyorum da başkası istemiyor gibi düşünmeye başladım?  İsteyen varsa Canikli´ye verdiği sözü hatırlatsın, hodri meydan?´

Son olarak neler söylemek istersiniz?

´-İster gazetecilik, ister yaşam üzerine söyleyecek çok şey var? Hayat devam ediyorsa gazeteciler hep hayatın içinde olacak? Benim için hayatın içinde olmak kadar saygın kalabilmek önemli? Gazetecilik yaşantımda yazdıklarımdan dolayı bir kez mahkemelik oldum, açılan o davayı da 2014 yılında Şebinkarahisar Belediye Başkanı Şahin Yılancı´ya karşı beraatle sonuçlandırdım. Hiçbir yazımdan dolayı tekziple tanışmadım, bundan sonrada aynı duyarlılıkta yazmaya devam edeceğim. Bu söyleşi siz değerli stajerlerimin fikri olması dolayısıyla sizlere de teşekkür ediyor, bundan sonraki hayatınızda başarı ve mutluluklar diliyorum?´

Biz teşekkür ederiz? 

RÖPORTAJ: KEVSER USTA & SELİN UZUN